03.04.2019
1. Türkiye’nin Antarktika operasyonunun amacı neydi?
Türkiye Antarktika’da politik ve bilimsel konularda söz sahibi olabilmek amacıyla bir süredir yoğun bir çalışma içinde. Bu kapsamda son üç yıldır organize bir şekilde kıtaya bilimsel amaçlı ekspedisyonlar düzenleniyor. Bu ekspedisyonların amacı Türkiye’nin Antarktika Antlaşmalar Sistemi kapsamında danışman ülke statüsüne geçebilmesi ve böylece Antarktika’yla ilgili alınan kararlarda oy hakkına sahip olması (Türkiye şu anda oy hakkı bulunmayan gözlemci ülke statüsünde). Geçtiğimiz yıl bir “Ulusal Kutup Bilim Programı” oluşturuldu ve Şubat 2019’da Türkiye’nin Üçüncü Antarktika Bilim Seferi düzenlendi. Bu sefer (ya da ekspedisyon) Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde ve İTÜ Kutup Araştırmaları Merkezi koordinasyonunda organize edildi.
Bu yılki ekspedisyonun kabaca iki amacı vardı. İlki ve devlet için en önemli olanı Antarktika’da geçici bir bilim üssü kurulmasıydı. Bu geçici bilim üssü (tam adı Turkish Scientific Research Camp) Antarktika Yarımadası’nın batı kıyılarında bulunan Marguerite Körfezi’ndeki Horseshoe Adası’nda kuruldu. Kamp üç adet, içleri yaşam mahali şeklinde düzenlenmiş konteynırdan oluşuyor ve bunlar Türkiye’nin kalıcı üssü kurulana kadar orada kalacak.
İkinci amacı Antarktika sularında bilimsel araştırmalar gerçekleştirmek ve uluslararası bilimsel işbirliğine açık olunduğunu diğer ülkelere göstermekti. Bu amaç kapsamında benim de dâhil olduğum altı araştırmacı, sekiz araştırma projesinin saha çalışmalarını (örnekleme, ölçüm, vs.) gerçekleştirdiler. İşbirliği kısmında ise bir Bulgar araştırmacı ile 4 kişiden oluşan Şili orijinli bir araştırma ekibine bilimsel çalışmaları için lojistik destek sağlandı.
2. Ünsal Karhan Türkiye’nin üçüncü Antarktika ekspedisyonunda neler yaptı?
Antarktika’da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen (ekpedisyondaki tüm araştırma projelerinin finansörü bu bakanlık) iki farklı araştırma projesinin saha çalışmalarını gerçekleştirdim. Bu projelerde Chief Scientist ve Field Researcher olarak görev almıştım.
Projelerden biri çevresel DNA (environmental DNA) araştırmasıydı. Bunun için Antarktika yarımadasının batı kıyılarındaki sekiz lokasyonda bir miktar deniz suyunu özel bir filtreden geçirdim. Amacım deniz canlılarına ait DNA taşıyan partikülleri (dışkı, mukus, kıl, tüy, vs. gibi organizma atıklarını içeren partiküller) filtreleme yoluyla yakalamaktı. DNA taşıyan partiküllerle dolu filtreleri Türkiye’ye getirdim. Şimdi bu filtrelerden DNA ekstraksiyonu yapıp su süzdüğüm lokasyonlarda hangi türlerin bulunduğunu listeleyeceğiz. Bu yöntem herhangi bir bölgede biyoçeşitlilik araştırması yapmanın en zararsız yolu ve gayet etkin. Zira hiçbir canlıyı öldürmeden, hiçbirine dokunmadan hatta hiçbir canlının herhangi bir şekilde strese girmesine sebep olmadan biyoçeşitliliği araştırma imkânı veriyor.
Diğer proje Amphipoda adında, küçük (0.5‐2 mm) eklembacaklılardan oluşan bir gruptan türlerin genetik özellikleriyle ilgiliydi. Amphipodlar Antarktika kıyı ekosistemi için önemli bir grup. Çok türle temsil ediliyorlar, besin zincirinde önemli bir yerleri var ve çoğu scavenger (leşçil). Proje için yine Antarktika yarımadasının batı kıyılarındaki çeşitli lokasyonlarda gel‐git zonundan amphipod örnekleri topladım. Amphipodlarla ilgili bu projemizin amacı genetik özellikleri üzerinden türlerin ne kadar ve ne hızla çeşitlendiğini, akrabalık ilişkilerini ve popülasyonları arasındaki gen alış‐verişinin düzeyini araştırmak.
Bu iki projenin saha çalışmalarından arta kalan zamanda mümkün olduğu kadar çok fotoğraf çekmeye çalıştım. Karaya çıktığımda işim bittikten sonra etrafta dolaşarak mümkün olduğunca çok gözlem yapmaya çalıştım. Ekspedisyon boyunca uğradığımız üslerde benimle benzer konularda çalışma yapan yabancı araştırmacılarla sürekli fikir alışverişinde bulunup nasıl işbirliği yapabileceğimi değerlendirdim.
3. Antarktika’dayken neleri özledim?
Antarktika’da geçirdiğim yaklaşık bir aylık süre zarfında, yoğun aktivite sebebiyle olacak, çok fazla özlediğim bir şey olmadı. Süre daha uzun olsaydı belki bir şeyleri yavaş yavaş özlemeye başlardım. Şiddeti az da olsa özlediğim bir iki şey vardı tabi. Aslında daha çok eksikliğini hissettiğim şeyler desem daha doğru olabilir. Üç maddeye indirgemek gerekirse kedilerim, yakın dostlarım ve kaliteli kahve derim.
4. Döndükten sonra Antarktika’yla ilgili neleri özledim?
Türkiye’ye döner dönmez, hatta dönüş yolculuğunun sonlarına doğru, kafamdaki en belirgin düşünce “Antarktika’ya fazla zaman geçmeden mutlaka tekrar gitmeliyim” oldu. Benim için bağımlılık yaratan bir yer olduğunu düşünüyorum. Antarktika’yla ilgili en çok özlediğim üç şeye gelirsek; 1) eşsiz ve çok zengin bir doğal yaşamın içinde olmanın verdiği his, 2) her an yeni bir şeyle karşılaşma ve yeni bir şey keşfetme ihtimalini sürekli hissetmek, 3) sınırsızlık ve buna bağlı yoğun özgürlük hissi diyebilirim.
Fotoğraf açıklamaları:
1: Fur seal, sleeping on floating ice (Photo by: Ünsal Karhan)
2: A small flock of gentoo penguins (Photo by: Ünsal Karhan)
3-4-5: Ice, ice, more ice (Photo by: Ünsal Karhan)