Günümüzde film yapmanın giderek kolaylaştığı neredeyse herkes tarafından dile getirilen bir önerme haline geldi. Teknolojik aygıtların çoğalmasının ve teknik kapasitenin genişlemesinin sanatsal üretimimizi nasıl dönüştürdüğü konusu bir yana, özellikle sinema sektöründe manuel olarak ilerleyen birçok departmanın otomatikleşmesi film yapımının da hızlanmasına sebep oldu. Bu hızlı üretim süreci beraberinde filmlerin daha çeşitli amaçlarla kullanılmasının da yolunu açmış oldu. Artık günlük hayatımızda, derslerde, projelerde, SOIL kamplarında ve daha birçok alanda filmleri kolaylaştırıcı ve güçlendirici unsurlar olarak da kullanmaya başladık.
Bu noktada özellikle SOIL olarak daha önce üzerinde çalıştığımız belgesel sinema konusunda çekim öncesi yapmamız gereken birçok hazırlık olduğunu gördük. Kamera ve mikrofonları nasıl kullanacağımızı öğrenmek, röportajlarımızı yapılandırmak, mekânsal ayarlamaları yapmak ve işleyeceğimiz problematiği yazılı bir hale getirmek başlıca işlerimizden oluyor. Fakat bu projelerimiz atölyelerden çıkıp kamusal bir alanla kesiştiğinde, çevre ve insanlar üzerinde bırakabileceği etki de düşünüldüğünde etik sorumluluklarımızı hatırlamak belki de bir önceki cümlede sıraladığımız işlerin en başında geliyor. Bu konudaki sorumluluğumuzu basitçe 3 adımda çizmek mümkün.
İzin almak
Filmde yer alacak insanlar ve bu insanların mülkiyet hakkına sahip olduğu görüntüler için mümkünse yazılı mümkün değilse sözlü bir şekilde rızası olduklarına dair açık ve net bir onay almak gerekmektedir. Görüntü, ses ve aldığımız diğer kayıtları düzenleyebileceğimizi ve yayınlayabileceğimizi belirterek karşılıklı bir uzlaşı sağlandıktan sonra çekime başlamak mümkün olabilir. İzinlerin tek seferlik olmadığı ve kurgunun herhangi bir aşamasında ya da final halinde insanların izin konusunda farklı beyanda bulunabilmelerine de olanak sağlamak gerekir.
Şeffaf olmak
Film yapım süreci boyunca bu sürece dahil olacak her bileşenin proje yürütücülerini tanıması, filmin nasıl bir amaca hizmet edeceği ve hangi platformlarda yayınlanacağı gibi konularda açıkça bilgilendirilmiş olması beklenir.
Gerçekliği yansıtmak
Tabi ki film yapmak gerçekliği olduğu gibi aktarmak anlamına gelmiyor. Kullandığımız görüntüler ve teknikler yaşanılan gerçekliği kendi fikrimize yaklaştıran ve ilgi çekici hala getiren seçimler olsa da özellikle belgeselde kaydedilen gerçekliği bozmak veya saptırmak etik ilkelerin dışında yer alan bir davranış biçimi olarak sayılmaktadır.
Bu doğrultuda temel noktamızı, sanatsal çekimler esnasında estetik kaygıların yanında etik kaygıları öncelemek, kendi gerçekliğimizden ziyade çekilen nesnenin gerçekliğini deforme etmeden ortaya çıkarmak ve bunları yaparken de aslında temel insan hakları sınırlarını aşmamak olarak özetleyebiliriz.
Leave a Reply
You must belogged in to post a comment.